Projelerinizi anlatabilir misiniz?
İki tane projemiz var. Bir tanesi Metropark Evleri projesi, İzmir Buca’da ve şu anda bitmiş durumda. 28 adet daireden oluşuyor, oturma raporları çıktı ve yerleşmek için hazır durumda. Diğer proje Mayıs ayında teslim edilecek. Çeşme merkezde, marina manzaralı Smart Çeşme adını verdiğimiz, kendi elektriğini üreten, akıllı bina konseptinde bir proje. Orada da 15 tane 1+1 rezidans daire satışa çıkardık.
Konut kredi faizlerinin artışı sizi ve piyasayı nasıl etkiledi?
Piyasayı oldukça etkiledi, sonuçta sadece inşaat piyasası için geçerli değil, ülkenin genel durumuna yansıdı bu. Tüm sektörler bir şekilde dar boğaza girdi. Biz yüksek kur düşük faiz politikasının piyasayı canlandıracağına inanan bir şirketiz. Bu yüzden faizlerin yükselmesinin önüne geçilmesinin ülkemiz açısından daha hayırlı olacağını düşünüyorum.
Faizler bir yana, inşaat sektörünün ana unsurları olan demir-çelik piyasasının da tansiyonu düşmüyor. Hükümetten beklentiniz var mı bu anlamda?
Evet, aslında benim kendi adıma en büyük beklentim artık birçok ham maddeyi üretebiliyor durumdayken hala ithal etme ısrarımız. Daha fazla yerli üretim en büyük çözüm bu anlamda. Hükümetin bu potansiyele karşı, üretime yatırım ve teşviki arttırmasını bekliyoruz. Bu konuda eğitim vermekten, uzman kadrolar yetiştirmekten başka bir yol göremiyorum. İşsizlik de en büyük problemlerimizden biri, neden istihdam oranı da artmasın.
İstanbul-Ankara gibi şehirlerle kıyasladığımızda İzmir’e talep neden gün geçtikçe artıyor sizce?
Çok güzel bir coğrafyada yer alıyor. İzmir merkez zaten yaşanılabilirlik anlamda belli standartların üzerindeyken, bir de merkeze uzaklığı en fazla 45 dakika-1 saat olan bölgelerle de öne çıkıyor. Çeşme, Foça, Seferihisar Urla… İş çıkışı dahi rahatlıkla gelebildiğiniz noktalar bunlar. Birçok ilde böyle bir fırsat yok. İstanbul’da 45 dakikada köprü trafiğini dahi geçemezsiniz. O yüzden hem yaşanılabilirlik açısından, hem kültürel ve doğal güzelliklere sahip olduğundan İzmir’in popüler olması çok doğal.
Gayrimenkul projeleri neredeyse birbirleriyle yarış edercesine alıcılarına yeşil alan, ekolojik yaşam vaat ediyor. Yıllarca, özellikle büyük şehirlerde süregelen betonlaşmanın vebali mi bu sizce?
Aslında şehir estetiği konusunda bu kadar hassas hale gelmemizin en büyük sebebi eskiyi düzeltmeden onun yanına bir de yeni ekleme çabamız. Çok fazla inşaat betonlaşmayı getiriyor evet, önemli olan eskiyi yenileyebilmek, düzeltebilmek. Çarpık kentleşmeyi önlemek, daha fazla ağaç dikebilmek… Tüm bunlara baktığımızda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ve belediyelere çok iş düşüyor aslında. Şehirlerin tarihi ve doğal değerlerini denetleyen daha çok uzman komisyon kurulması şart.
Smart Çeşme
Peki, sizin bu konuda rakiplerinizden farkınız nedir?
Smart Çeşme projemiz, peyzaj düzenlemesiyle ve akıllı bina olarak tasarlanmasıyla zaten bir adım önde. Çatıdaki güneş panelleri ve rüzgârgülleri sayesinde kendi enerjisini üretebiliyor. Enerji maliyetini düşürmeyi planlıyoruz çünkü çevre duyarlılığı açısından önemli konulardan biri bizce.
Özellikle belli bölgelerde yabancı yatırımcının ilgisi çok büyük, kimisi yerleşmek için kimiyse yatırım yapmak amacıyla Ege’ye yöneliyorlar. Didim’de neredeyse bir İngiliz kolonisi oluştuğunu biliyoruz. Sizde Ege’ye yönelmiş firmalardan biri olarak, yabancı yatırımcının ilgisini nasıl buluyorsunuz?
Ege’nin Akdeniz incisi olduğunu düşünüyoruz. Böyle bir coğrafya ve konum… Dünya’da doğal ve tarihi güzellik açısından eşine az rastlanır bir bölge. Bir de hazır dolar kurları da bu kadar yükselmişken yabancı satışlarının artmasına şaşırmamak gerek. Türkiye, Akdeniz’e baktığınızda İtalya’yla, İspanya’yla, Yunanistan’la yarışabilir hale gelmeli. Çeşme’nin rakibi İbiza olmalı, Mykanos, Mayorka olmalı. Hem gayrimenkul firmaları hem de devlet destekli bir şekilde tanıtımın teşvik edilmesi lazım, uluslarası fuarlara katılıp bu bölgeleri pazarlamamız lazım. Bu bölgeler ülkeye ciddi döviz getirisi olan bölgeler, firma olarak elbette çok önemsiyoruz bu konuyu.
Merve Totaş
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı