Ender Yorgancılar Meclis Konuşmasında Türkiye Ekonomisine İlişkin Konuştu
Yorgancılar; ‘’Dünya ticaret hacmindeki gerçekleşme ve beklentilere baktığımızda; 2020 yılının geçen seneden daha iyi ama hala 2018’den daha kötü olacağını görmekteyiz.Tabi ki bu beklentiler, belirsizliklerin ve risklerin izleyeceği yöne doğru da değişiklik gösterebilecektir.''
Ancak, yine de yaklaşık %1’lik bir ticaret artışına karşılık 2020 için ortalama %3’lük bir artış, beklentilerin olumluya dönmesi açısından önemlidir. Yükselen ekonomilerdeki beklentilerin daha iyi olması, kullanabildiğimiz sürece bizim adımıza da umut vericidir.
Çin ile henüz uzlaşma sağlayamayan ABD yılın son ayında kalkanlarını Avrupa Birliği’ne kaldırdı ve birçok ülke için gümrük vergilerini devreye koydu. Yani, ticaret savaşları batı-doğu cephesinden batı-batı cephesine yüzünü çevirdi.
Bu da bizim için hem fırsat hem risk barındırıyor. En doğru şekilde değerlendirmek ve artacak küresel pastadan daha fazla pay almak zorundayız.
Küresel Mal Ticaretinde Türkiye’nin Payı
Türkiye’nin küresel mal ihracat ve ithalatındaki payının yetersizliğini zaman zaman sizlerle paylaşıyorum. Bugün de yeri geldiği için yıllar itibari ile seyrini göstermek istiyorum. Türkiye’nin küresel mal ihracatındaki payı, 2018 için binde 86, ithalatındaki payı %1,2 olmak üzere toplam dış ticaretten aldığı pay sadece %1,98’dir.
Çin’in küresel ihracattan aldığı payın %13, ABD’nin %8,6, Almanya’nın %8 olduğunu da hatırlatalım.
2020 yılında küresel ticarette artış beklentisini paylaştım. O zaman, bizim bu payı artırmamız için yeni fırsatlar doğabilir. Bu konuda, Ticaret Bakanlığımız da çok ciddi çalışmaktadır.
2018 yılında, 2019 için demiştim ki, mutlaka ihracat seferberliği başlatılmalıdır. Zira, öyle de oldu. Şimdi de 2020 için diyorum ki, yatırım seferberliği başlatılmalıdır. Çünkü, %14’lerde seyreden işsizlik oranı ve resmi olarak 4,5 milyon olmak üzere verilere dahil edilmeyen işsizleri de eklediğimizde 6 milyonu geçen bir sayıdan bahsediyoruz. İşsizliğin en büyük çözümü yatırımlardadır.
Ancak, burada şu konunun altını çizmek isterim. Başarı hikayeleri ile gururlandığımız ama yanlış yönetim ile borcunu ödeyemez duruma gelen işletmelerin de, özellikle de üreten, istihdam sağlayan döviz kazandıran, değer yaratan sanayi kesiminin hakkı yenmeyecek şekilde devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini özellikle belirtmek isterim.
Sürdürülebilir ekonomi için taraf tutulacaksa, bu reel sektör için olmalıdır, sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı